Cümhuriyyətdən tiranlığa

ALLAH’ın salamı, rahmeti, bereketi ve adaleti sizlerle olsun. Her halde başlık size tanış gelmiş olmalı… Bele deyirdi kitabının bir yerinde:

“Ülkeye dair bütün haber(!) ve bilgiler(!) Cumhurbaşkanlığınca, devlet ajansı olan Azertaç’a bildiriliyordu. Azertaç da sadece devlet televizyonu ve radyosu ile devlete ait gazetlere veriyordu. Onlar da gelen bilgi ve haberleri olduğu gibi, virgülüne bile dokunmadan bültenlerinde veya sayfalarında yayınlıyorlardı” Bu sözler “Azadlıktan Tiranlığa” adlı kitabın yazarı Turgut Er’e ait.

Bu sözlerse bana: “Ülkeye dair bütün haber(!) ve bilgiler(!) Başbakanlığa bağlı devlet ajansı olan Anadolu Ajansı tarafından bildiriliyordu. Seçim sonuçları açıklanırken bile oradan gelen bilgiler esas alınıyordu. Anadolu Ajansı ile çalışılması bütün medyaya vacip kılıyor gibi bir görüntü vardı. Buradan gelen haberlerin, eksiği fazlası aranmadan, bir çok gazete haberleri aynen giriyor, aynı başlıkları bile atıyorlardı.”

“Bir millet, iki dövlet” deye işde men buna deyerem. İkiz kardeşi olsa ancak bu kadar oxşar.

Azerbaycanda Azadlıq qezetini ve Azerbaycan Saatı programını engellemek üçün edilenlerle, Türkiyede böyük tirajlı qezetlerle televizyalara edilen baskının farqı yoxtur. Mükayise üçün yalnız metbuatı ele almaq kifayetlidir.

Lap bu yakın günlerde Hürriyet qezetine edilenler malumunuz olmadı ise deyim. Cumhurbaşkanlığı seçkilerinden önce qezetin başredaktoru Enis Berberoğlu görevden alınıb. Seçkiden hemen sonra Türkiyenin en çok okunan köşe yazarı Yılmaz Özdilin yazıları sansüre maruz qalıp ve O buna göre istifasını verip. Ama ardı da var…

Askeri kuvve ile gelen diktatörlerin ve seçkilerle gelen diktatörlerin de farkı yoktur.

-Bir kere xalqdan korkarlar, xalqın içine onlarca korumaları olmadan giremezler.

-Tabii ki, söz azadlığın vardır. Hepsxanalarda duvarlara istediyini deyebilersin.

-Müxalifet edirsense, onun istediği kimi edeceksen, yoxsa veten xainisen.

-Özlerinin, gardaşlarının, evlatlarının, nevelerinin, emmioğullarının mal varlığını ve işlerini sorğu sual etmeyeceksen.

Hele baxın, baxın, ne deyirler bir görmelisiniz…

Biri deyir ki, “Lazim gelse Qarabağı muharibe yolu ile alarıq”; o birisi de “Barış süreci zarar görürse, B ve C askeri planlarını devreye sokarız”

Eşq olsun! Eşq olsun!

Bir millet, iki devlet!

Azadlıqtan Tiranlığa yolundayız!

***

Bir mühüm meqamı da sizlere anlatmaq isteyirem.

Seçki olduğu gece Erdoğan qalebesini ilan etdiyinde, o meşhur balkon danışığını yine edip ve deyip.

Erdoğan: “Bugün Bağdat, Kabil, Beyrut, Saraybosna, Üsküp de kazanmıştır. Bugün Şam, Halep, Hama, Humus bugün Ramallah, Gazze, Kudüs de kazanmıştır.”

Bu şu demektir…

Aydın Taş: “Bugün Ankara, Lefkoşa, Bakü, Tebriz, Akmescit de kaybetmiştir. Bugün Kerkük, Musul, Tuzhurmatu, Telafer bugün Urumçi, Aksu, Kaşgar da kaybetmiştir.”

***

Yeri gelmişken, evvelki yazıma göre de bana ittihamlar geldi. Sosial şebekelerde meni ermeni adlandırdılar. Aslında adımın Aydın Taşçıyan olduğunu dediler. Atamın ermeni olduğunu iddia etdiler.

Bu tenqidler ancaq ve ancaq doğru yolda olduğumu gösterer. Qaldı ki, Azerbaycan ordusunun güclü ve qahraman olduğunu ve ermenileri asanlıqla mağlup ede bileceyini qeyd etdiyim bir yazıda, bele absurd ittihamlar ancaq Tiranların nökerlerinden gelerdi.

Qudurmaları üçün o yazıda dediklerimi tekrar edirem.

Azerbaycan ordusu güçlüdür, qahramandır; Eksik olan sadece Ali Baş Komutandır!

NÖQTE!

Selam ve mehebbetle…