Bağımsız medyamı?

Ankara müxbirimizin yazısını orijinalda, Anadolu tükcəsi ilə dərc etməyi qərara aldıq. Amma bu, bir eksperimentdir. Onsuz da, uzun illərdir ki, Türk dünyasında ortaq türkcə axtarışları gedir. Əgər oxucularımız üçün Anadolu türkcəsini anlamaq problemi olmasa, bu rubrikanı elə bu şəkildə də davam edəcəyik. Buna görə də bu yazı ilə bağlı rəyini bildirənlərə qabaqcadan təşəkkür edirik (rəyinizi qəzetimizin Facebook səhifəsindəkı (www.facebook.com/azadliqqazeti) ismarış qutusuna və ya azadliq.newspaper@gmail.com elelktron poçtuna yaza bilərsiniz).

Aydın Taş, Ankara

Geçen sefer Türkiye’de deprem etkisi yaratan ve halen yaratmaya devam eden ses kayıtlarından bahsetmiştim. Neresinden tutsak elimizde kalıyor. İddialar yolsuzluk, rüşvetçilik almış başını gidiyor. Bu ses kayıtlarında rüşvet ve yolsuzluk dışında bir konu daha dikkate geliyor. Medya! Bağımsız Türk medyasının bir yalan olduğunu biz biliyorduk, ama buradaki kayıtlarda açıkça ifşa oldu.

***

Önce Habertürk’teki “Alo Fatih” ile tanış olduk. Kim di ki bu “Alo Fatih”? Asıl adı Fatih Saraç, Habertürk televizyonunda üst düzey yönetici, görevinin tam adı “Yönetim Kurulu Başkan Vekili”. Televizyonun sahibi Turgay Ciner’in ortağımıdır, gizli ortağımıdır net bir bilgi yok, iddia olunan ses kayıtlarından bilinen ve açığa çıkan ise Başbakan Erdoğan’ın adamı olduğu. Hakkında çok ciddi savcılık soruşturması olan bir adam. Ses kayıtlarına göre, Gezi olayları sırasında Başbakan Erdoğan Fas’tan telefon ederek MHP lideri Devlet Bahçeli ile ilgili Habertürk TV’de kayan yazıyı kaldırın diyor, yusuf-yusuf panikle kaldırtıyor. Bir başka ses kaydında Alo Fatih, adaşı Fatih Altaylı ile HaberTürk gazetesinde yayınlanacak bir ankette, bölücü teröristbaşı apo’nun bile aklına gelmeyecek bir ilke imza atıyor. Ankette MHP’den sildiklerini pkk partisi BDP’ye yazıyor. Bir başkasında CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül haberini yaptıkları için fırça yiyor ve yine Habertürk gazetesinde sağlıkla ilgili bir haberden dolayı yediği fırça üzerine gazetecileri işten atılmasına sebep oluyor. Dikkat edin son zamanlarda Habertürk televizyonu, BDP’nin kritik yerlerdeki seçim mitinglerini canlı yayınlamaktadır. Fatih Saraç denilen kişi hayatı boyunca bu göreve gelene kadar gazetecilik yapmamıştır, ne olduğunu da halen öğrendiğini düşünmüyorum. Sonuç, iddia olunan ses kayıtlarına göre bu medya grubunun açıkca Başbakan Erdoğan kontrolünde olduğudur.

***

İddia olunan bir başka ses kaydında ise, Medya gruplarının nasıl iktidar yanlısı patronlara peşkeş çekildiğine tanık oluyoruz. Daha önce Star gazetesinin sahibi olan Ethem Sancak, aslında ilaç sektöründe faaliyet göstermektedir. Turkcell’in patronu olarak bilinen Mehmet Karamehmet’e ait Show Tv, SkyTurk TV, Akşam ve Güneş gazetesine devlet tarafından el konuluyor. Sancak, yukarıda da bahsettiğimiz “Alo Fatih”i arayarak, SkyTurk grubu bana kalacak diyor ve dediği gibi de oluyor. iddia olunan ses kayıtlarından Erdoğan’ın talimatıyla bu grubu, Sancak satın alıyor.

***

Bu ses kaydında herkesin dikkatinden kaçan ve gündeme getirilmeyen bir nokta da var. “Alo Fatih” Saraç, Spor muhabirliğinden gelen ünlü televizyon yapımcısı Acun Ilıcalı’ya 70-82 milyon lira para ödediğini açıklıyor. Bilindiği gibi Ilıcalı, apar topar satılan TV8 kanalını bu fiyata almıştır. Bu da gerçek patron, aslında Alo Fatih’midir sorusunu gündeme getirmiştir.

***

Yukarıda bahsettiğim Ethem Sancak’ın, bir başka ses kaydında ise bu sefer ATV grubunu satın almasıyla görevlendirilen Mehmet Cengiz ile olan telefon görüşmesi ortaya çıkıyor. Daha önce bir ses kaydında “Bu milletin a…a koyacağız” dediği iddia edilen ve asıl faaliyet gösterdiği alan inşaat olan Cengiz’in, ATV grubunu talimatla aldığı da yine ses kayıtlarından geçiyor.

***

Medyayla ilgili iddia olunan en çarpıcı ses kaydına ise bir zamanlar çalıştığım Milliyet gazetesinin patronu Erdoğan Demirören imza attı. 80 yaşındaki bu iş adamının hıçkırıklı ağlamasına ses kayıtlarından hayretler içinde şahit olduk. Koca adam çocuk gibi ağlıyordu. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’in babası da olan bu iş adamı, 2011 yılında ilk defa Milliyet ve Vatan gazetelerini satın alarak medya sektörüne girdi. Girdi ama, “ah nerden bulaştım bu işe” diyor. Öyle ki, bugüne kadar bir başkasından duymadığı hakaretleri Başbakan Erdoğan’dan duyuyor. Sebebi ise, bölücü teröristbaşı Apo ile olan yapılan görüşmeleri yayınlanması. Aslında bu haberin tamamen habercilik refleksiyle yapıldığını biliyorum, birileri sızdırmış, Türkiye o tarihlerde neler konuşulduğunu da merak ediyor, sonuçta gazeteciliğin özünde de bu refleks var ve haber manşetten verilmiş. Sonuç olarak gözü yaşlı Demirören, Milliyet gazetesi Genel Yayın yönetmeni Derya Sazak’ı görevden aldırıyor, çünkü başka seçeneği yoktur, büyük patron çok kızmıştır…

***

Tam da bu yazıyı hazırlamayı düşündüğüm sırada, Başbakan Erdoğan ile Türkiye’nin en zengin iş adamı Ferit Şahenk’a ait olduğu iddia edilen ses kaydı yayıldı. Burada ise 17 Aralık’taki Rüşvet ve Yolsuzluk operasyonunun ardından Erdoğan, Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut’u NTV’ye çıkarmak için, Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Şahenk’ten talepte bulunduğu öne sürülüyor. Şahenk, aynı zamanda Star TV’nin de sahibidir.

***

Farkında mısınız veya hesap yaptınız mı bilmiyorum… Türkiye’deki tirajının 60-70 faizini oluşturan medya kuruluşlarını saydım yukarıda. Saymadığım ve henüz ses kaydı iddiası olmayan en az %20 kadarının da iktidarla olan ilişkilerini ben şahsen biliyorum. Türkiye’deki ana medyanın en az %80-inin sahibi farklı sektörlerde boy gösteren iş adamları. Hepside doğrudan iktidarın kontrolü altında. İktidarın dediği şekilde haber yazmalılar, çünkü devlet ihalelerine giden yol oradan geçmektedir. Onlar böylece daha da zengin olacaklar veya onların deyimiyle, “bu milletin a…a koyacaklar”.

***

Elbette, medyanın iktdar yandaşlığı Türkiye’ye has olan bir şey değil. ABD’den Almanya’ya, Brezilya’dan Rusya’ya bir çok medya kuruluşunun iktidarın emrinde hareket ettiğini görebilirsiniz. Türkiye’de bu yandaşlık, basının tamamında %80-85 civarında. Diyeceksiniz ki, “ya kardeşim hiç mi sahibi başka sektörde iş yapmayan bir gazete veya tv yok”? Haklısınız, bir kaç tane var. Tıpkı, basının %99’u iktidar tarafından bir şekilde finanse edilen Azerbaycan’da, tam bağımsız bir tek “Azadlıq” gazetesinin olduğu gibi, Türkiye’de de buna benzer bir kaç medya kuruluşu var.

***

Bütün bunları şunun için yazdım… Bir gazetenin sahibi, sadece medya sektöründe olmalıdır. Hevesliler hiç kusura bakmasınlar, her önüne gelen gazeteci olamaz, olmamalıdır. Türkiye’de nasıl ki gazetecilerin aynı anda bir başka meslekte çalışmaları yasaksa, gazete sahiplerinin de bir başka sektörde çalışması yasaklanmalı, bunun için yasa çıkartılmalı. Çünkü gazetecilik, cami avlusunda bırakılmış bir meslek değildir!.. Yalakalık, yandaşlık değildir! Hele hele “milletin a…a koymak” hiç değildir, bilakis o millet adına muhalefet etmektir, hizmet etmektir! Yaşasın özgür basın!