Tüm Türkiye, Azerbaycan ve dünyanın harasında Türk varsa, hamını sevgi ve saygıyla selamlayıram.
Bundan 3 il evvel yine bu vaxtlar, Azadlıq qezetinin baş redaktoru Ganimet Zahid ile baş başa vermiş ve Azerbaycan Saatı programının ilk efirinin hesaplarını edirdik.
Bu Azerbaycan muhalefetinin ilk müsteqil TV programı olacaktı. Heyecanlıydık… Gururluyduk… Ve bu gün 3 il yubileyini qeyd edirik. Amma bu işe men nasıl bulaştım? Önce bunu size anlatım…
Milliyet gezetinde işlerken, Qarabağ savaşıyla bağlı kitap yazmağa karar verdim. Bunun için Almanyada Universitetden tanış olduğum Azerbaycanlı dostum Naip Alekperov'dan kömek istedim, ki, bu konu hakda bilgi alabileceğim jurnalistleri mene desin. 3 isim vermişti. Bir tanesi ilgilenmedi. Diğeri bununla bağlı yazılar internet blogumda var tapabilersin dedi. Üçüncüsü ise,,,, Men Ankara'dayam, istediğin vaxt buluşax dedi. İşte o adam, Ganimet Zahid idi…
Onunla danışandan sonra kitap yazmaktan vazgeçtim, çünkü bildiklerimin 80 faizi yanlıştı. Ki, men Türk milliyetçisiyem, göya Azerbaycanı tanırdım. Yox, tanımırmışım! Öğrenmek lazımdı.
Men bu kadar yanlış bilirsem, Ahmet-Mehmet ne kadar doğru bilerdi, onu varın siz hesap edin. Hesap edin ki, Türkiye'de halk Azerbaycanı ne qeder tanır?
Elbet bu kadar yanlışla kitap yazabilmezdim. Sonra sohbet televizyadan açıldı. Meğer Ganimet bey Türkiye'de öz televizyalarını kurmanın peşindeymiş, fakat olmayıb… Biraz sohbet edende başa düştüm ki, aslında bu adam televizyanı da heç bilmir ve azerbaycanda bilen bir adamı da yoxtur.
Ganimet Zahidin hedefleri, hayalleri, bilgisi ve azmi meni etkiledi. Ona kömek etmek istedim ve dedim ki, "sen belke öz televizyanı kuramırsan amma, öz programını efire salabilersin". Ne ter olacağını anlattım, maliyesinin, tehnikasını falan ve o mene teklif edib: – sen bunu edersenmi, bize öğretersin mi?
Açığı Milliyet qezetinde narahattım ve şartları sağlarsa olabilerdi. Hamını kabul etdi.
Sonra aradan aylar geçti ve 3 il evvel bu zamanlar, "hazırım, başlayak" dedi. Program Kanal Avrupada efirde olacaktı.
Ben o vaxt işin maliye yönünden hal olunduğunu ve sadece pulun geciktiğini bilirdim amma programın efire gitmesine 3-4 gün kala ortada pul falan yoxmuş, bunu sonradan öğrendim. Aslında bizim heç pulumuz olmayıb…
Neyse, bir komanda kurmalıydık.
Programın montajı üçün Vahid Azernavidi tapdık. Güney Azerbaycanlıydı. Dediler ki, "bu adam rejisördür, senedli filmler falan çekir", dedim "koy bizim montajı da elesin o zaman"… Amma o Vahidin defelerle gırtlağını sıkmak istedim. Çünkü, O da televizya programlarını heç bilmirdi ve istediğim kimi etmesini dediğimde, esebleşirdi ve açığı menden nefret edirdi…
Azerbaycan Saatının ilk bölümünde bir fecie yaşadık. Efirde ses yoxtu. Vahidin hatasıydı. Bir daha aynı hata olsa kanal anlaşmayı bozacak, belke program burada bitecekti. Neyse ki sonra vahidle anlaşmaya başladık… Sonraları gördüm ki eslında gayretli oğlandı, Azerbaycan üçün yüreği yanırdı. Mühacirdi, indi Kanadaya göçüp.
Azerbaycan Saatının ilk bölümündeki facieden sonra ikinci bölümünü izlemek üçün yer axtarırdık. Kanalı sadece peykden tamaşa edebilirdik ve bu bizde yoxtu. Ganimet zahidle heç bir yer tapamadık ve program tam başladığında Ankarada Kuğulu Parkta ümitsiz bir şekilde piyadeydik. O an bir kulübede peyk anteni gördüm ve gettim içerideki neferden, Kanal Avropanı açmasını xahiş etdim… Açtı… Bu sefer sesde problem yoktu, program gedirdi… Ganimat Zahidle çocuklar gibi sevinip birbirimize sarıldık.
Ve sonra… Ganimet bey, Seymur Heziyi Ankaraya getirdi. Onun Ankaradaki ilk günleri ve sonraki günleri yadımdan çıkmır…
Seymur ilk günler azad ve demokratik bir Türk ölkesine geldiğini hesap edirdi. Yolda yürürken bile bundan dolayı gururla yürürdü. Sanki bele, -men Türkem, bura da öz vatanım, eşq olsun Türkiye- der kimi yürürdü… Amma 1 hafta sürdü!.. sonra bizim başvekille tanıştı. Öğrendi ki, Onun da İlhamdan farkı yoktu.
Seymur içimizde en çox sıkıntıyı çeken adamdı. Yalnızdı. Pul yoxtu. Ailesinden uzaktı. Daha bir çok şey… Türkiyedeki son günleri de sıkıntılı olup, burda kalmaya icaze alması üçün sefirliğin sened vermesi gerekirdi, tabiki vermediler… Seymurun yaşadıklarını en iyi men bilirem. o bütün bu sıkıntıları halkının azadlığı üçün çekti ve bugün de bunun üçün hebsxanadadır.
Pul hamımızın problemiydi. Ona göre de programı Seymurun kaldığı evde çekirdik. Orası hem evdi, hem ofisdi, hem de studyo… Bir studyo hesap edin ki, hamamdan kapı açılır!
Amma bunlar bizim üçün heç bir zaman bahane olmadı. Aksine daha da gayret etdik. İstedik ki, Azerbaycan halkı gerçekleri öğrensin, istedik ki bir ölke nasıl talan edilir görünsün, istedik ki halk haqqını talep etsin.
Bu programı Ganimat Zahid menimle başlattı amma hamımızın devam etmesini de Ertuğrul Akman sağlayıp. O pul problemlerimize göre televizyanı idare etmese, program 50 defe dayanmıştı.
Amma Azerbaycanı işgal eden diktator rejim programdan narahattı. Programı ilk durdumayı bacardıklarında bu işi Ermenistanda hallettiler. Evet, Ermenistandan. Bununla bağlı geniş yazımı internette tapabilersiz…
Bu diktatör rejim indi programı bir kez daha, ikinci kanalımız MedyaTV'de durdurmak isteyirdi.
Çünkü tamaşacı sayımız Azerbaycanda o kadar arttı ki, izleyen adam sayısı bir milyonu geçmişti. Tüm kentlerde halk bizi izleyirdi, bir serialı bekler kimi Azerbaycan Saatını bekleyirdiler.
Ancak söz azadlığının ve azad medyanın düşmanı rejim, bir kez daha, bu sefer medya terorouyla bizi durdurdu. Fakat biz pes etmedik.
6 kanal değiştik ve hala daha efirdeyiz ve olmaya devam edeceyik.
Efirde olmağa devam edeceyik, çünkü Azerbaycan halkı artık gerçekleri görür ve görmek isteyir.
Bu rejim gidene dek… Efirde olmağa devam edeceyik
Azadlıq uğrunda efirde olmaya devam edeceyiq.
Ey yüce millet, sana Azadlıq yaraşır!..
Yaşasın azerbaycan!..
Eşq olsun!..